banner2

Dolar kaç lira olacak?

Bizim haber sitesinin haberlerini okurken, sayfanın alt kısmında bir anket dikkatimi çekti.

Anket sorusu aynen şöyle; “Yıl sonu dolar kaç TL olur?”

İtiraf etmeliyim ki, bu sorunun cevabını verebileceğimiz en zor ülkedeyiz ve en zor zaman dilimindeyiz.

Cebinde üç-beş kuruş parası olan insan da merak ediyor bunu, koca koca şirket sahipleri de, kelli felli ekonomi bürokrat ve hocaları da.

Kapalıçarşı’dan vazgeçtim, eş dost ziyaretlerinde, çarşıda pazarda pek çok kimse bu soruya cevap arıyor; “dolar nolur, düşer mi-çıkar mı, buradan alınır-mı satılır mı

İnanın, dünyanın hiçbir ülkesinde kur biz de olduğu kadar çok konuşulmuyordur. Hele de dolar!

Neden?

Çünkü küçük yatırımcının bir numaralı yatırım aracıdır dolar. Maaşından bir miktar artırabilen ya bir çeyrek almak için kuyumcuya koşar, ya da birkaç dolar alabilmek için döviz bürosuna. Son birkaç yıldır bu anlamda dolar tasarrufları altına tur bindirdi. Nereden mi biliyoruz?

Merkez Bankası verilerine bakıyoruz, bireylerin elindeki döviz cinsi mevduat ve fonlar 100 milyar dolar ile tarihi zirvelerde geziyor. Belki son dönemlerde dolar 7 TL’ yi geçince bir miktar çözülme olmuştur. Açıkçası son rakamlara bakmadım.

100 Milyar dolar!

Bu çok ciddi bir rakam.

Demek ki neymiş, dolar bir tasarruf ve yatırım aracı olarak özellikle de küçük yatırımcı için, “altın”ı tahtından indirmiş ve güvenli liman oluvermiş.

Güvenli Liman Dolar mı?

Ayrıca, biz şunu da biliyoruz ki, Dolar/TL nin, yani kur geçişkenliğinin enflasyon üzerinde ciddi bir baskısı var. Kurlarda yukarı doğru bir hareketlenme oldu mu, hemen fiyatlara bir ayar çeker satıcılar. Rahip Brunson krizini hatırlayın, dolar kısa bir zamanda 5 TL’den 7 TL’ lere çıkınca enflasyon nasıl da fırlamıştı. “Bu kez de böyle olur mu” diye sorularınızı duyar gibi oluyorum, “yok, korkmayın. Bu kez doların yükselmesi o kadar hızlı ve büyük adımlarla olmadı, üstelik ekonomi yönetimi bu konuda daha tecrübeli,  olası kur ataklarına doğru hamleler yaparak, kuru bir miktar kontrol altında tutabiliyor. Haliyle enflasyonun fırlaması çok mümkün değil.  Üstelik enflasyonu aşağı doğru ivmelendirecek şartlar daha ağır basıyor. En başta da bu günlerde yaşadığımız ekonomik krizden kaynaklı talep daralması.

Konuyu çok fazla dağıtmadan gelelim Dolar / TL fiyatlamasının ne yönde evrileceğine.

Efendim, Covid 19 kaynaklı dünyada yaşanan salgın tüm dünya ekonomilerini perişan etti. Yakın tarihte yaşadığımız 2008 mortgage krizini dahi mumla aratacak büyük bir krizle karşı karşıyayız.

Özellikle altını çizeyim, bu bir Türkiye krizi değil, dünya krizi. Global bir kriz. Sağlık krizi olarak başlayıp hızla beraberinde ekonomik krizi de tetikleyen, daha önce eşi benzeri olmayan farklı bir durum.

Ve bu ortamda başta ABD merkez bankası FED olmak üzere, AB merkez bankaları, Çin merkez bankası ve daha birçok merkez bankaları para arzını alabildiğine artırdı. Sadece FED, 3.8 trilyon olan rezervini 6.5 trilyon dolara çıkarttı. Aslında olayın vehametini anlamak için sadece bu rakam bile bir gösterge. Düşünsenize, 2008 mortgage krizinde, 0.8 trilyon olan para arzını FED 4.3 trilyona kadar çıkartmıştı. Sonrasında faiz artırımlarıyla bir miktar doları dünyadan geri çekmiş ve rakamı 3.8 trilyon dolara kadar indirmişti. Daha da dönecekti para ABD ye. Ve fakat bu öngörülemeyen Korona Virüsü ile verilen mücadelenin finans ayağında tekrar piyasaya para sürmeye başladı. Ve 3.8 trilyona kadar düşen para arzı, hızla 6.5 trilyona çıkıverdi.

İşte bu ortamda dünyanın birçok ülkesinden, en önemlisi de bizim gibi gelişmekte olan piyasalardan para çıkışları başladı. Dolara olan talep arttı. ABD dolar endeksi 100’ün üzerine çıktı. Gelişmekte olan ülkelerden, kısmen daha riskli olan ülkelerden sermaye çıkışları hızlandı. 1 Ocaktan 30 Nisan’a kadar 60 milyar dolar para çıktı. Sadece Türkiye’den çıkan para yılbaşından Nisan ayı sonuna kadar 8 milyar doları buldu. İşte dolara olan talepten dolayı gerçekleşen bu sermaye çıkışlarının şiddeti kuru ciddi miktarda oynak hale getirdi.

Dolar riskli piyasaları terk mi ediyor?

Diğer merkez bankaları gibi bizim merkez bankamızda dolara olan bu talebi karşılamak için piyasaya rezervlerinden dolar sürmeye başladı. Tüm dünyada ülke para birimlerinin dolara karşı ne kadar değer kaybettiği, merkez bankalarının gücü ve hamleleriyle şekillendi.

Bloomberg’in terminallerine baktığımızda, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin yerel para birimleri dolara karşı yılbaşından bu yana ortalama %20 değer kaybetti. Türkiye de ise bu kayıp %17 civarı.

Şimdi,

Bırakalım başka ülkeleri, bizim para birimimiz dolar karşısında ne olabilir, ona odaklanalım.

Birincisi, dolara karşı TL’nin değer kaybını durdurmak ve hatta tekrar kuru aşağıya doğru çekmek için ülkeye dolar girişi şart. Bunun en sağlıklı yolu, ihracatla ve turizmle ülkeye giren dolar. Bu mümkün mü?  Kısa vadede pek değil. O halde Türkiye Merkez Bankası dışarıdan dolar bulacak.

Nasıl?

Pandemi krizinden dolayı IMF ülkelere destek veriyor. Yani dolar veriyor. Hem de öyle yüksek faizlerle falan değil. Olabilecek en düşük faiz oranlarıyla. Yanılmıyorsam yıllık %1 faiz ortalamasıyla. Üstelik bu IMF’nin normal zamanda verdiği krediler gibi, izlenen, takip edilen, nereye harcandığı sorgulanan stand-by  anlaşması da değil. Tamamıyla pandemi kredisi. Vadesi de tam 5 yıl. Süper bir geri ödeme takvimi. Fakat  bizim siyasi otoritenin İMF ile teması kesmesi ve hatta kapıları tamamıyla kapatması doların en kestirme ve en ucuz şekilde alınabilme yollarından birini kapatıyor haliyle.

Diğer yol, swap anlaşmaları.

Nedir bu swap?

Şudur; kendi paramızı başka bir ülkenin merkez bankasına veriyoruz. Yerine de dolar alıyoruz. Abcak, kısa vadeli anlaşmalar olabiliyor bunlar. 3 aylık,  6 aylık en uzunu bir yıllık yapılabiliyor bu swap anlaşmaları. Elbette kısa vadede bu bile bir rahatlama sağlar. Ama tabiki arzu edilen daha uzun vadeli anlaşmalar. Bildiğimiz kadarıyla şu ana kadar 4-5 milyar dolar Rusya ile 1 milyar’da Çin ile böyle bir swap işlemi yapıldı. İhtiyaç olan, ya da şöyle söyleyeyim dolara nefes aldıracak, tekrar yönünü aşağıya çevirebilecek rakam 20 milyar dolar civarı. Özellikle de ABD merkez bankası FED le yada Avrupa merkez bankası ECB ile böyle bir swap anlaşması piyasanın en çok tercih edeceği yöntem. Kuşkusuz bu olasılıkta doları hızla 7 TL’ nin altına atacak bir gelişme olacaktır.

SWAP anlaşmaları doların ateşini ne kadar düşürür

Bu ikinci ihtimalde, yani swap anlaşması yapılma görüşmelerinde ne Fed’le ne de ECB ile bir anlaşma zemini yok gibi. Ekonomi yönetimimiz G20 ülkelerini işaret ediyor açıklamalarında. Üstelik tek bir ülkeyle yüklü bir swap anlaşması değil de, birkaç ülkeyle birden yapılması umut ediliyor. Şimdilik masadaki en güçlü senaryo bu.

Ezcümle,

Tüm riskli piyasalardan olduğu gibi, ülkemizden de sermaye çıkış hareketleri olmaktadır. Dünya’da dolara talep artmaktadır. Merkez bankamız arz ve talebi dengelemek için piyasaya  dolar vermekte ama, rezervlerinde de bir azalma olmaktadır.

Elbette bu süreç devamlı olmayacaktır. Piyasalar açılmaya başladıkça, ekonominin çarkları dönmeye başladıkça bu süreç önce duracak, sonrada gelişmekte olan piyasalardan çıkan sermaye tekrar dönecektir. O gün, artık neredeyse kur, tekrar düşüşe geçecektir.

Bu geçiş sürecinde para İMF den bulunursa dolar çok çok hızlı bir şekilde önce 7’nin, sonra da 6.80’nin altına gevşeyecek, biraz daha iyimser olmak gerekirse 6.50 – 6.80 bandına yerleşecektir.

Swap anlaşmaları yolu tercih edilirse, ki gözüken budur; bu anlaşmalar FED ya da ECB ile yapılırsa dolar yine 7’nin altına inecek, 6.80 ile 7 bandında durulacaktır. Eğer ekonomi yönetiminin en güçlü ihtimal olarak değerlendirdiği birkaç G20 ülkesi ile swap anlaşması olursa, ve rakam da 10-15 milyarların üzerine çıkarsa dolar 7 seviyelerinde dengelenecektir.

En son ihtimal ise, bu sürecin uzaması ve/veya swap anlaşmalarında yeterli rakamlara ulaşılamamasıdır.  Bu durumda ise dolar henüz birkaç gün önce gördüğü 7,27 seviyelerini tekrar test edecektir.

Öncelikle kısa vadede doların ne olacağına yönelik senaryolar böyle.

Gelişmeleri izleyip göreceğiz.

Siz de ana ekranın sağ alt kısmında yer alan dolar dolar/TL anketine katılın, tahmininizi işaretleyin

YORUM EKLE
YORUMLAR
Seda Üzgün
Seda Üzgün - 4 yıl Önce

Ekonomikbulten.com hayırlı olsun. Makalenizi keyifle okudum, devamını bekliyoruz.

Oğuzhan Erdem
Oğuzhan Erdem - 4 yıl Önce

kurun artmasının sebebi ticaretteki handikaplarımız. kazanmadığımız parayı yıllardır çokça harcamış olmamız. sattığımız şeyler daha az dolar ediyor. aldığımız şeyler daha fazla dolar ediyor. aradaki farkı karşılamak için de şirketler bizim yerimize dolarla borçlanıyor. insanlar kredi kartına borçlanıyor. tl'yle ödeme yapmak ya da işlemleri tl'yle yapmak bir işe yaramıyor, çünkü ürünlerin çoğu zaten yurda dolarla giriş yapıyor. iphone'ye 3 yıl önce 2500 tl de versen, bugün 4000 tl de versen, işlemi tl'yle yapmana rağmen aslında ödemeni peşinen dolar olarak yaptın. aldığın otomobil ve deposundaki yakıt, biranın yanında yediğin badem, ceviz, çekirdek bile cebinden dolar götürdü. peki giden doları geri getirmek için ne sattın? adamlara, onların parasıyla borçlandın. kuru yükselten bu...

Hande Yakın
Hande Yakın - 4 yıl Önce

gelelim 2020 yılına. küresel ralli ve fed'in tappişlemesiyle iyi kötü istikrarlı bir seyir izleyen dolar bu sene daha atak hareket edebilir. zaten doların şu an 6 liranın üstüne çıkmamasının sebebi diğer para birimlerine karşı da değer kaybetmesi. isviçre frangı çoktan 6 lirayı geçti mesela. ya da 7 lira olan sterlin şu an 7.70'lerde geziyor. doların %10 fed kaynaklı iskontosu var. bunlara ilaveten s400 konusu, doğu akdeniz konusu, inatla faizlerin düşük tutulma çabası 2020 yılında olası bir döviz atağına işaret.

Mustafa Yener
Mustafa Yener - 4 yıl Önce

hükümet ciddi önlemler alıp doları düşürecektir. bu önemler ise dünya üzerinde hiç bir ekonomistin bilmediği ve bilemeyeceği, yalnızca türklere ve türklüğe özgü yerli ve milli yöntemlerdir. doları ihalarla sihalarla düşürecekler diye duydum ama bilmiyorum. ben söylenenlerin yalancısıyım.

Mustafa mercan
Mustafa mercan - 4 yıl Önce

Tebrikler elinize emeginize saglık