banner2

Terazi

Terazi burcu hava elementi ile yönetilen üç burçtan biriymiş.

Güzel ama bizim aradığımız şey bu değil.

Bizim aradığımız, bundan yaklaşık 7 bin yıl önce bulunan, sadece mal ve ürünleri değil, adaleti de tartabilme kudretine sahip, o ünlü terazi.

***

Zamanın birinde, yaşlı bir karı-koca varmış. Yaşlı kadın, tereyağı yapar eşi de mahalle bakkala satar, geçimlerini sağlarlarmış.

Bakkalcı, yaşlı adama duyduğu güvenden ötürü getirdiği tereyağını hiç tartmazmış. Ancak bir gün acaba? demiş. Ve tereyağını, tartıya koyunca 900 gram geldiğini görmüş. Öfkelenip ve ertesi günü, adamın gelmesini dört gözle beklemiş.

Yaşlı adam elinde tereyağı ile dükkana girerken bakkalcı, sert bir sözle ‘ Senden, bir daha tereyağı almayacağım, getirdiğin tereyağını tarttım, 900 gram geldi, bu yaptığın çok ayıp ’ demiş. 

Yaşlı adam, utanç içinde başını yere doğru eğerek; ‘Efendim! Bizim terazimiz yoktur, sizin bakkaldan bir kilo şeker almıştık onu, tartı olarak kullanıyoruz’ diye cevap vermiş.

Hani o ünlü atasözümüz var ya; 'Ayarını bozduğun kantar, bir gün gelir seni de tartar' diye, o misal olmuş. Bakkalcı da öylece kala kalmış.

Böyle mütevazı bir fıkrayla örneklediğime bakmayın, bakkalın yaptığı öyle alelade bir hile değildir.

Çünkü ayarınla oynadığı şey, herhangi bir nesne değil, terazidir !

TERAZİ

Terazi, alınıp satılan şeylerin tartıldığı, hak geçmemesinin sağlandığı ve yanlış tartıldığında her iki dünyada da affı olmayan suç işlendiği kabul edilen, bu nedenle insanlık tarihi boyunca  bütün toplumlarda adaleti temsil eden bir nesnedir.

Adalet, toplumların bir arada yaşamasını ve kamu düzeninin devamını sağlayan bir kavramdır ve dünyanın her yerinde bir görselle temsil edilir.

Bu görsel; bir elinde terazi, öteki elinde kılıç tutan gözleri bağlı bir bakire olarak simgeleştirilir.

Elindeki terazi, adaleti ve bunun dengeli şekilde dağıtılmasını, diğer elindeki kılıç, adaletin keskinliğini simgeler.

Kadın ve bakire oluşu ise;  bağımsızlığını, kimseye ait olmadığını, gözlerinin bağlı olması da, tarafsızlığını, kişileri ve statüleri görerek etkilenmemesini ifade eder.

DÜĞME

Tabii adalet deyince sadece terazi akla gelmez, bir de terazi kadar anlamlı  'cüppe' vardır onlarda.

Adaletin uygulayan yargıç, savcı ve avukat, mahkemelerde özel cübbeyle görev yaparlar.

Bu öyle bir cüppedir ki hiçbir üniformaya benzemez,  bu cüppelerin iliği, düğmesi ve cebi yoktur.

Yoktur çünkü;  yargı, kimseden emir almaz, bağımsız olduğu için, kimsenin önünde ceket iliklemesine gerek yoktur, bu nedenledir ki cüppelerinde sembolik olarak düğme konmamıştır.

Keza yargı, hiç bir kurumun, hiçbir makamın, hiçbir ayrıcalığın emrinde değildir ve hiç kimseden para/rüşvet almayacağı için cübbenin cebi de yoktur.

Ondan dolayı cüppe, hiçbir giyime, hiçbir üniformaya benzemez.

KÜRSÜ

Ve o cüppeyi giyip, o teraziyi tutan yargıc, öyle bir kürsü de oturur ki, o salonda en yukarıdadır.

Kim olursa olsun; ister şahıslar, ister kamu farketmez, yargıç herkesin üstünde en yukarıda oturur.

Bunun nedeni mahkeme salonunda adaleti dağıtacak olan yargıcın, hepsinin üstünde yer aldığının, hiçbir gücün onu etkileyemeyeceğinin simgesidir.

BİR SÖZ

Ve yargıcın arkasında tek bir söz  ‘Adalet mülkün temelidir’ yazılıdır.

Buradaki ‘mülk’ ; devleti veya toplulukların birlikte yaşadıkları kamu otoritesini tanımlar.

Dolayısıyla devletin temelinin ancak adaletle ayakta kalacağını ifade eder.

Adalet mülkün esasıdır” sözü Hz. Ömer’e aittir ve bir devletin ‘ilelebet payidar olması’nın sırrının sadece adalet esası üzerine yürümesiyle mümkün olduğunu anlatmasındandır. 

Platon’a göre adalet; en yüce erdem, insanın ve devletin temel davranış kuralıdır.

Dolayısıyla başta terazi olmak üzere, tüm bu simgeler, öyle alelade bulunmuş nesneler değildir.

Binyıllar boyunca adaletsizlik yaşayan insanlığın, büyük bedellerle oluşturduğu adalet sistemini anlatan simgelerdir.

Hem de her birinin anlamı, ancak adalet aramaya başlayınca anlayacağın türdendir ve İnsanlığın adalet arayışı hala devam etmektedir.

***

Adalet; yaşam hakkıdır, insan hakkıdır, kul hakkıdır.

Adalet, insanların bir arada yaşamasının, gerçek çimentosudur.

Adalet, kamu otoritesinin varlık şartı ve onurudur.

Ve bundan dolayı ayırım yapmadan hepimiz;

İnsanı, hayvanı, doğayı ve tüm kainatı seviyorsak, özgürlüğü ve yaşam hakkını kutsal sayıyorsak, kamu düzenini ayakta tutmak istiyorsak;  adaletli olmalıyız ve  adalet arayan her kim olursa olsun kulak vermeliyiz.

Terazi, basit bir tartı aleti değildir !..

YORUM EKLE